10 Şubat 2014 Pazartesi

bahara az kaldı

ey yüreğim
yağmur yağmaz diyorlardı
buğdaylar çürür
avuçlarıma düşen ve durmadan düşen
nedir öyleyse
bahçe boş
bahara az kaldı

26 Eylül 2013 Perşembe

selam

arkalı önlü ve çok biçimli durduğumuz dünya
ayıları pişirdik yedik
yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz

selam ederim

10 Ağustos 2013 Cumartesi

pülümür

gizlenmiş bir dağ suyu gibi korkağız
gözlerim ve ben
tandır gibi biz de gökyüzüne bakıyoruz

pülümür'de kuşlar ve yıldızlar

28 Mayıs 2013 Salı

devlet ve kelebekler

en güzel üç kardeşimi
devlet vurdu lice kızıltepe ve eyüp’te

annem şimdi ölülerini topluyor renksiz kelebeklerin
ve rüzgarlardan hızlı

14 Mart 2013 Perşembe

acı

1
doğuran eriten ve öldüren bir tanrının eli
gibi toprak ateş ve su

2
bulanık bir kızılırmak geliyor aklıma
sonra bacaklarının türlü hali

3
sonra nane kokusu geliyor bir yerlerden
ağzından olmalı

4
nedense bir kuytuya doğru utanığım

5
masaları ıslak çay bahçelerinde kuş olsam
demişliğim de vardır

6
gibi yok olacağım
ey kelebek ey düşlerim
biz birbirimizi öldürmezsek

7
acıların en büyüğü

8
tanrı ve elleri

1
dudaklarımı etine göm

bireylikler/56

15 Haziran 2012 Cuma

hüseyin

on üç haziran’da bir halıcı kasabasında
içimde bir bıçak Hüseyin
fırat orada duruyor ben aynı çölün rüzgârında

kaos zaman ve ateşi yazsın diyorum
birileri kara sakallarımdan zulme kement yapsın

karanlık mağaraların taşlarında ellerimiz dizlerimize yapıştı Hüseyin çözemedik
ne zaman yağmur düşse toprağa çölün ölüm kokusunu çözemedik

Evrensel Kültür / Ekim 2012

16 Kasım 2011 Çarşamba

hep aynı çocuk

her kuş başını göğe yaslar
bir çocuk bisikletinin pedallarını çıkar

her şey bir kez daha böyle olur
hep aynı kuş hep aynı çocuk
biri yukarda biri aşağıda başlarını göğe yaslarlar